7 EKİM HAMAS SALDIRISI – 11 EYLÜL İKİZ KULELER SALDIRISI VE 1941 PEARL HARBOUR BASKINI
- mehmetasal
- 20 Eki 2023
- 6 dakikada okunur

YAZAN: Mehmet ASAL
Uzun makale okumak istemeyenler için önce bu yazımın amacını açıklayacağım. Daha sonra ilginizi çekerse okumaya devam edebilirsiniz.
Hemen belirteyim ki KOMPLO TEORİLERİ’ ne fazla inanan ve değer veren biri değilim. Hatta tanıyanlar bilir bu tarz fikirlere önce karşı çıkar ve devam edebilmek için deliller ararım. Bununla birlikte uzun yıllardır ilgimi çeken 2 konu var.
Özellikle ABD’de Deniz Ataşesi ve NATO Karargâhı SACLANT’ta (Supreme Allied Commander Atlantic) 3 yıl Türkiye Milli Temsilcisi olarak görev yapmanın da verdiği bilgi, araştırma, ilgi ve edindiklerim neticesinde iki konu dikkatimi çok çekti.
Aldığım/bulduğum cevaplar ise beni hiçbir zaman tam olarak tatmin etmedi. Hatta şüphelerimi kuvvetlendirdi. Bunlardan:
Biri 7 Aralık 1941 (Japon saati ile 8 Aralık 1941 saat 07:55) o esnada ABD Washington D.C. de 8 Aralık 1941 Pazartesi saat 12:55 Japonların Pearl Harbor saldırısı diğeri ise
11 Eylül 2001 Salı sabahı 08:45 de İkiz Kulelere yapılan uçak saldırıları ve Pentagon’a yapılan (sözde) saldırı idi
Şimdi bunlara bir üçüncüsü eklendi.
7 Ekim günü Hamas tarafından İsrail’e yapılan saldırı.
Bu üç olayın da biri biriyle fazlaca örtüşen ve sözde mağdur edilen/saldırılana sağladığı büyük yararları oldu düşüncesindeyim. Ne gibi mi?
Hepsinde ABD ya doğrudan ya da bir şekilde taraf ve sözde zarar gören ülke,
Her üçü sonrasında da ülkesine veya müttefikine saldırıldı görüntüsüyle ABD dünya nezdinde haklılık kazanmış, çok şiddetli saldırılarına ve istilalara fırsat tanınmıştır.
Pearl Harbour Noel öncesine, Hamas Saldırısı İsrail dini Bayramı dönemine denk gelmiştir. 11 Eylül için özellikle iş günü seçilmiştir yoksa inandırıcı olamazdı.
Her 3 saldırı da sabah saatlerinde gerçekleşmiştir.
Her 3 olay öncesinde ciddi istihbarat bilgilerine sahip olunduğu halde nedense SALDIRILAR ÖNLENMEMİŞ HATTA GERÇEKLEŞTİRİLMESİNE ADETA ÇANAK TUTULMUŞTUR.
Kilit soru burada yatmaktadır. Neden?
Pearl Harbour ve 11 Eylül sonrasına bakarsak görürüz ki çok kısa bir süre sonra:
Pearl Harbour’da Japonya, 11 Eylül sonrası tüm Irak teslim alınmış, ABD Japonya’da ve Orta Doğu da çok büyük menfaatler elde etmiştir. Japonya teslim alınırken tarihin en kısa sürede en büyük katliamı yapılmış ve yüzbinlerce Sivil Japon atom bombalarıyla öldürülmüştür. Benzer şekilde 11 Eylül sonrası Afganistan tam bir savaş alanına döndürülmüş, binlerce Taliban üyesi ve Afgan vatandaşı ölmüş/öldürülmüş, sahte ve yalan haberlerle Irak işgal edilip Saddam Hüseyin idam edilmiş, ABD Kürt Devleti temellerini de atacak ve tüm Ortadoğu Petrolünü sömürecek şekilde bölgeye hâkim olmuştur.
Hamas saldırılarına da bu yönden bakıldığında şu sonuçlara kolayca ulaşabiliriz.
Bir cinayet, bir saldırı, bir savaş, kimin işine yarıyorsa, büyük bir olasılıkla ya onun tarafından yapılmış ya onun tarafından teşvik edilmiş ya da onun tarafından görmezden gelinmiştir.
1. Hamas Saldırıları CIA ve MOSSAD (ve ŞABAK) tarafından önceden bilinmektedir,
2. Saldırı Musevilerin Bayram gününe (ŞABAT Dini Bayramı) denk getirilmiştir,
3. İsrail Dünya Kamuoyu ve özellikle Batı nezdinde büyük bir sempati ve girişebileceği her harekât için hoşgörü edinebilecek duruma gelmiştir. Artık İsrail tüm Gazze Şeridini işgal edip Filistinlilere toplu sürgün/imha uygulayabilir,
4. Bunun yanı sıra Rusya’nın bölgedeki prestijine darbe indirerek İsrail’in daha da genişleyerek tüm bölgeye hâkim olması yolunu ve ABD’nin orada yeni bir Üs Elde etme imkanını sağlayabilir.
Aslında İsrail Devleti İkinci Dünya Savaşı’nda Faşistlerin/Nazilerin Yahudilere yaptıkları soykırım sonrasında, Birleşmiş Milletler’ in önerisiyle, bu insanlık suçunu telafi etmek için Ortadoğu’da, Filistin toprakları üzerinde, tek taraflı bağımsızlık ilanı ile kurulmuştur. Bu nedenle İsrail, yayılmak için eline geçecek her bahaneyle hem zayıflığını örtecek hem de yıllardır hazırlandıkları YİNON, BOP ve Büyük İsrail hedeflerine ulaşmak istemektedir.
Elbet teki bu son saldırının da bir Komplo Teorisi olduğunu söylemek kolay değildir ama diğer yaşananlarla birlikte ele alınca güçlü bir ihtimaldir. Yahudiler Almanya’da ciddi bir Soykırıma uğramıştır ama sonucunda İsrail hiç de bulunmaması gereken (Vadedilmiş topraklar masalına inanmadığım için) bir bölgede devlet kurmuştur. Şimdi de büyüme ve Emperyal olma peşinde midir?
Hamas’ın bu saldırısı, içeride sorunlarla boğuşan ve güç kaybeden aşırı sağcı Netanyahu’yu ve onun 6’lı koalisyon iktidarını kurtaracak bir operasyon niteliğindedir!
Hamas, saldırı için 1973’teki savaşın (Yom Kippur) yıldönümünü ve İsrail’deki önemli dini bayramlar serisinin sonuncusunun kutlandığı bir Şabat gününü seçmiştir. Ya da öyle yönlendirilmiştir. Eğer CIA veya MOSSAD değilse bile HAMAS’ı İran’da teşvik edip gaza getirmiş olabilir.
Bilindiği gibi Hamas, Gazze Şeridi’nde, El Fetih ise Batı Şeria’da etkilidir. Eğer bu saldırı bir Komplo Teorisi ürünü değilse Hamas, Filistinlilerin tamamının desteğini ve sempatisini toplayacak bu son saldırıyla, kahramanlaşıp, Batı Şeria’da da etkin olmayı ve El Fetih’i zayıflatmayı hesaplamış olabilir. Zira Netanyahu’nun İstihbarat birimlerini Gazze’de azalttığı ve istifalar nedeniyle MOSSAD ve ŞABAK’ın nispeten zayıf olduğu bir dönemdeyiz. HAMAS bu saldırısı ile İsrail- Suudi Arabistan yakınlaşmasını önlemeyi de başarabilecektir.
Saldırının sebebi ne olursa olsun bu kez Ortadoğu, uzun süre devam edecek kanlı bir krize girmiş bulunmaktadır. ABD ve İsrail’in, Hamas ve Hizbullah’a silah başta olmak üzere her türlü yardımı veren İran’a hava saldırıları yapması ve bunun da bölgeyi daha fazla karıştırabilecek olma ihtimali bir sürpriz olmamalıdır.
PEARL HARBOR’U HATIRLAYALIM
1941 yılının dosyaları takip eden yıllarda açılmış, mahkemeler kurulmuştur. Yarım asrı aşan çalışmalar sonucunda: ABD, Pearl Harbor saldırısının olacağını önceden biliyordu. Sonucuna ulaşılmıştır.
Japonların saldıracağına dair birçok istihbarat bilgisi, değişik kanallardan 1941 yılı Kasım ve aralık ayı içerisinde ABD'ye ulaşmıştır. Buna rağmen saldırının önlenmesi için bir şey yapılmamıştır.
Pearl Harbor baskınından önceki birkaç hafta içinde Washington’da zapta geçirilen ve çözümlenen bazı yaşamsal istihbarat bilgilerinin; Manila ve Pearl Harbour’daki karargahlara ulaştırılmamış olması, ya da eksik gedik iletilmesi, seksen yıldır yalnız tarihçileri değil, politikacılardan askerlere, savaşta oğullarını yitirmiş ailelerden eski muharip derneklerine dek herkesi meşgul etmiştir.
1941 yılında, Tokyo’nun Washington’daki özel temsilcisi Amiral Nomura’ya “Mor” kodu ile gönderdiği mesaj 7 Aralık 1941, pazar sabahı alınmış ve Washington saati ile saat 09:00’a kadar deşifre edilmiştir. Bu mesaj bir savaş ilanıdır ve Nomura’ya verilen talimat mesajın ABD Dışişleri Bakanlığına Washington saati ile tam 13:00’te iletilmesidir. (Çünkü Washington’da saat 13.00 iken Pearl Harbour’da saat 07.00 oluyordu. Yani tam baskının başladığı saat) Mesajı Amiral Stark’a götüren Deniz Kuvvetleri İstihbarat Dairesi Başkanı Amiral Theodore S. Wilkinson, bu saatte Hawaii Adalarında güneşin doğmakta olduğunu hatırlatarak –yani bir baskın olasılığını ima ederek – Kimmel’i uyarmakta yarar olduğunu belirtmiştir. Ama Stark, bunun için Kimmel’in uykusunu bölmeye gerek olmadığını dile getirmiştir. Neden ABD’nin harekete geçip bunu engellemediği veya taarruza karşı gemilerin Pearl Harbour Limanı dışına çıkartılmadığı, donanmanın alarma geçirilmediği sorusuna verilen iki cevap vardır.
· Amerikan yönetimi içinde o dönemde de büyük bir dağınıklık vardı. Birçok birim birbirinden bilgi saklıyordu. Saklanmayan bilgilerin akışında da sorunlar yaşanıyordu.
· Amerikan toplumu, İkinci Dünya Savaşı'nı kendi meselesi olarak görmüyordu. Amerika o dönemde tamamen içine kapanmıştı. Amerikan toplumu, yönetimin bu savaşa müdahale etmesine tamamen karşıydı. Başkan Franklin D. Roosevelt olmak üzere yönetim ise, ABD bu savaşa müdahale etmediği takdirde savaş sonucunda oluşacak yeni düzende Amerika'nın gücünün olmayacağını bilmekteydi. Bu nedenle Amerikan halkının savaşa karşı tavrını değiştirtecek büyük bir olay olması, gerekirse Amerikan kanı dökülmesi gerekiyordu. Yönetim işte bu nedenle Pearl Harbor baskınını önceden haber aldığı halde gereken tedbirleri almadı. Baskında 2 binden fazla askerin ölmesiyle kamuoyunun tavrı anında değişti ve ABD yönetimi büyük bir halk desteğiyle savaşa müdahale etti.
11 EYLÜL’Ü HATIRLAYALIM
I. ve II. Dünya Savaşı'nı ülkesinde yaşamamış bir ülke olan ABD, 11 Eylül 2001 tarihinde ilk defa ülkesinin ve kapitalizmin sembolleri olan Dünya Ticaret Merkezi'nin İkiz Kulelerine ve Pentagon'a karşı yapılan saldırılara maruz kaldı.
11 Eylül saldırısında yaklaşık 3 bin kişi öldü. Pentagon'a saldırı yapılmadığı halde, sadece kamyon gibi bir şeyin(!) bahçeye daldığı ve biraz hasar verildiği kesinlik kazandıysa da İkiz Kuleler tamamen yıkıldı. Bugüne kadar bu saldırıları kimin yaptığı netlik kazanamadı. Usame bin Ladin her ne kadar Amerika'ya yapılanlara şükredip yapanları tebrik ettiyse de gerçek şu ki; Ladin de kimin yaptığını bilmediği için onları ancak ABD'ye zarar verdiklerinden dolayı tebrik edebildi.
Saldırının yapıldığı 11 Eylül 2001 sabahı 08.20'de ilk uçak kaçırılmış, 9.38'de birinci kuleye çarpmış, 8.55'te kaçırılan ikinci Boeing uçağı 10.10'da kuzey kuleye çarpmıştı.
Üçüncü kaçırılan uçak ise 10.06'da Pennsylvania'ya çakıldıktan sonra son uçak da 9.38'de Pentagon'u (!) vurana dek hiçbir ABD savaş uçağı havalanmamıştı.
11 Eylül saldırılarından sonra ABD daha önce tüm dünyayı kapsamına aldığı 1802 tarihli Monroe Doktrini kalan kısmını tamamen yırtarak saldırgan ve yayılmacı bir politika takip etmeye başladı.
Seçilen hedeflere dikkat edildiğinde akla Amerika jeopolitiğinde bir boşluk olarak bulunan Merkezi Asya kıtası güçlerine karşı, Avrasya'ya bilfiil işgal etmek olduğu rahatlıkla görülebilir.
Bu durumun Hindistan, Rusya ve Çin'in çıkarlarına ters olduğunu kesin olarak söyleyebiliriz. ABD Başkanı Trump 11 Eylül hakkında şöyle demiştir:
“Kimin yaptığını biliyorum. Çünkü, demirin bile eridiği bir saldırıda kâğıt parçası sağlam kalırsa bu yalanlara inanmak imkansızdır.”
11 Eylül, dünya milletlerini, halklarını köle edilmesi, "Küresel Kraliyetçilere" teslim edilmesi için ortaya çıkarılmış büyük bir bahane oldu. (Prof.Dr. Oktay Sinanoğlu)
Gerek Pearl Harbour gerek se 11 Eylül saldırılarından her ikisinden de haberi olduğu halde ABD bunları önlemedi? Nedenlerine kısaca değindik. Sonuçları ise apaçık ortada.
Hamas’ın 7 Ekim Baskını da bu iki olaya büyük benzerlik taşımıyor mu? Yorumunu sizlere bırakıyorum.
Tüm Dünya için savaşsız günler dileklerimle…
Mehmet ASAL
Comments