BUNLAR KAZA MI, İHMAL Mİ, EĞİTİMSİZLİK CİNAYETİ Mİ?
- mehmetasal
- 22 Ağu 2022
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 8 Tem 2023
YAZAN : Mehmet ASAL
20 Ağustos 2022 Cumartesi günü Mardin'de 1 TIR ile 2 aracın karıştığı kazada olay yerinde kısa zaman büyük bir kalabalık toplanırken, yaralılara müdahale eden ekiplere ve kalabalığa bir başka TIR çarparak toplamda 20 kişinin ölümü ve 26 kişinin de yaralanması ile sonuçlanan bir kaza meydana geldi.
Aynı gün Gaziantep'te meydana gelen bir başka trafik kazasında ise 15 kişi can verdi. 31 kişinin de yaralandığı bu ikinci feci kazanın, bir aracın şarampole devrildiği kazaya müdahaleye gelen park halindeki ambulans ve itfaiye aracına arkadan gelerek kaygan yolda kayan yolcu otobüsünün çarparak devrilmesinin neden olduğu biliniyor. Ölenler arasında 3 itfaiye, 3 sağlık personeli ve 2 gazete muhabiri bulunuyor.

Bunlar da gösteriyor ki; asıl ölümler kaza sırasında değil ilk kaza yaralılarına yardım sırasında ve yardıma gidenler ile ne olduğunu seyretmeye giden meraklıların oluşturduğu gurup nedeniyle meydana geliyor.
Mardin’de cadde üzerinde doluşup beklerken, Gaziantep’te ise Emniyet şeridinde beklerlerken diğer ikinci ve asıl öldürücü kaza oluyor. Neden bekliyorlar. İlk gelen güvenlik görevlilerinin önce geriye doğru giderek yolu işaretlemeleri ve kapatmaları, trafiği durdurmaları ya da yavaşlatmaları gerekirken neden emniyet şeridinde ve beklemedeler? Kaza ile hiçbir ilgisi olmayan meraklılar, çekilecek emniyet şeridi ile dışında tutulması gerekirken neden caddenin üstündedirler.
Bu bir kişinin cenaze törenine katılmaya giderken hız yapıp kaza geçirerek ölen onlarca kişinin haberi gibi trajikomik.
Medya her ikisi için de “Katliam gibi kaza” başlığı attı, oysa doğrusu “Kaza gibi katliam” olmalıydı.
Mardin ve Gaziantep’teki ilk kazalar sürücüleri trafik yönünden ya da araçlarının eksikleri bakımından bazı hatalar yaptıkları için meydana gelmiştir. Ancak onları kurtarmaya gidenlerin aynı mahalde sonradan devam eden trafik akışı nedeniyle ölmesi akıl alacak gibi bir şey değil.
Belli ki, kazaya müdahale eden ekipler, kaza yerinin nasıl emniyet altına alınacağını, diğer araçların nasıl uyarılacağını, akan trafikte gelen araçların kaza yerine girmesinin hangi önlemlerle engelleneceğini tam manasıyla bilmiyorlar.
Ya da bu konuda kesin talimatlar, standart direktifler yok. Olmadığı biraz aşağıda örneğini de vereceğim “Karayolları Trafik Yönetmeliği’nden o kadar belli ki.
Gelişmiş ülkelerde bir trafik kazası olduğunda öncelikle o kazaya karışanlar eğer ağır yaralı değillerse yolun çok ilerisine ve gerisine yanan, parlak bir ışık ve sarı bir duman çıkaran işaret fişekleri koyarlar. Koyarlar ki arkadan gelen diğer araçlar sürat düşüp önlem alsın ve gerekiyorsa dursun. Eğer kazaya karışan araçtakiler bunu yapamıyorsa kaza mahalline gelen ilk kurtarma ekibi (İtfaiye, Trafik Polisi, Sağlık) önce bu tedbiri alır.
ABD’de uzun yıllar bulundum, yaşadım. Kaza ister küçük ister se büyük olsun önce trafik durdurulur ve yol kapatılır. Bunun için de ilk müdahaleye gelen itfaiye, polis, ambulans hangisi olursa önce kaza yapan araca koşmaz. Trafiğin geldiği yönde 50-100 metre geriye işaret fişekleri yakıp bırakır. Sonra da ileride kaza olduğunu belirten uyarı işaretini koyar. Elindeki renkli şeritle kaza bölgesini çevirir.
Tüm bunlar yapılıp tamamlandıktan sonra kaza yapan aracın yanına ve kazazedeye yardıma gidilir.
Yol Fişekleri Neden Kaza Alanları İçin Mükemmeldir?
Bu işaret fişekleri, bir kaza mahallinde görünürlüğü artırmak ve karşıdan gelen trafiğin hızını azaltmaya yardımcı olmak için kullanılabilir.
Acil müdahale ekipleri, trafik polisi ve itfaiyeciler, acil durumlar için müdahale kitlerinde bu işaret fişeklerini taşırlar. Hatta bunları özel araç sahipleri de satın alıp acil durumlarda kullanmak üzere araçlarında bulundurabilirler.
Doğru yerleştirildiğinde, akan trafiği karayolundaki engellerin etrafına, diğer şeritlere yönlendirebilir ve kaza bölgelerinin etrafındaki trafiği güvenli bir şekilde yönetmeye yardımcı olur.
Yol işaret fişekleri, kontrol ve net görüş gerektiren durumlar için birçok fayda sağlar. Şöyle ki:
Parlak Sinyal: İşaret fişekleri, elektrikli alternatiflerinden 5 kat daha parlak oldukları için mükemmel bir uyarı sinyalidir.
Bağımsız Işık Kaynağı: Profesyonellerin sis, yağmur ve karda görülebilen ve bitmiş piller nedeniyle güvenliği riske atamayan bir ışık kaynağına ihtiyacı vardır. Yol işaret fişekleri kendi kendini aydınlatır ve diğer enerji kaynaklarına bağımlı değildir.
Hızlı ve Kolay Kurulum: Acil durum işaret fişeklerinin depolanması, yönetilmesi ve dağıtılması kolaydır. Kullanım temellerini öğrendikten sonra, fazla çaba harcamadan işaret fişeklerini kullanabilirsiniz.
Dikkatini Dağıtmaz veya Kör Etmez: Yoldan geçen araçların dikkatini çekmek için parlak ışığa ihtiyacınız vardır, ancak sürücülerin dikkatini dağıtma riskini alamazsınız. Bir yol işaret fişeği, hızla dikkat çeken ancak acil bir alana kafa karışıklığı yaratmayan sabit bir titreme sunar.
Evrensel Olarak Anlaşılmıştır ki: Özellikle bir kaza mahalline varmanın ilk anlarında, yanınızdan geçecek diğer araçların dikkatini çekmek çok önemlidir. Bir işaret fişeği ile acil bir durumda o alanda kontrol sağlayabilirsiniz veya diğer kazaların olmasını engelleyebilirsiniz. Çünkü gelişmiş ülkelerde herkes yolda yanmakta olan bir işaret fişeğinin tehlike anlamına geldiğini bilir ve yakın çevredeyken daha fazla dikkat eder.

Bir yol fişeğinden yayılan ışık, çok uzaklardan ve hatta kar fırtınası ve şiddetli yağmur gibi kötü koşullarda bile görülebilen parlak bir ışık sağlar. Bu, parlamanın çok uzak mesafelerden görülebilecek kadar yeterli olduğu, ancak yanıcı bileşiklerin hemen hemen her türlü hava koşulunda çalışacak kadar esnek olduğu anlamına gelir. Bunlar 20-30 dakika arası yanmaktadırlar. Bu sürede de kaza mahallinde diğer tedbirler alınabilir.
Türkiye’de ne yazık ki bu fişekler kullanılmıyor. Ama bir an önce temin edilerek, üretilerek kullanıma çıkarılması gerekir düşüncesindeyim.
Eğer Gaziantep’te, Mardin’de en azından buna benzer fişekler olsa ve yakılıp bırakılsaydı, arka tarafa gerekli ikazlar öncelikle konulsa, gelen otobüs kaza yapan araçtan yola akan kaygan sıvı yüzünden kaymaz ve böyle elim bir kaza zinciri yaşanmazdı. Ya da gelen itfaiye aracı uyarı işaretlemelerini yaptıktan sonra akan kaygan sıvıyı yoldan temizleseydi, Gaziantep'te otobüs hiç kaymazdı. Mardin'de TIR Freni patlasa bile bu kadar çok kişiye çarpmazdı. Belki çok önceden yavaşlar ve freni de patlamazdı.
Özellikle gece meydana gelen kazalarda bu fişeklerin ne kadar yararlı olacağını fazla anlatmaya bile gerek olmadığı çok açıktır.
Türkiye de ki kazalarda ne yazık ki bu manzarayı sıklıkla görüyoruz. Neden?
E - Ğİ – TİM – SİZ – LİK.
İL – Gİ – SİZ – LİK.
A - RAŞ – TIR – MA – MAK.
Gelişmeleri ve ileri gitmiş ülkeleri izlememek.
Bu iki kazada da görüldüğü gibi; yardıma giden ilk kurtarma ekibi, trafiği durdurmadıkça, kazayı çok geriden işaretlemedikçe, kaza riski yaratan yolu temizlemedikçe bizler 1-2 kişiyi kurtaralım derken onlarca canı ve malı yakıyoruz ve yakmaya devam edeceğiz.
Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre ki bu yönetmelik 113 sayfadan oluşuyor, lüzumlu lüzumsuz o kadar çok şey varken, kazalar esnasında diğer araçların kazaya karışmasını önleme adına yazılı sadece 2 cümle görebildim;
Trafik Kazalarına karışanlar
MADDE 152- (Değişik:RG-21/3/2012-28240)
Bir trafik kazasına karışanlardan yaralanmamış olan veya hafif yaralı olanlar;
a) Araç sürücüsü iseler, trafik için ek bir tehlike yaratmayacak şekilde hemen durmak, trafik güvenliği için ışıklı işaret veya yansıtıcı cihazları koymak ve gereken tedbirleri almak,
Trafik Kazalarına El Koyanların Görev ve Yetkileri
Madde 155- Trafik kazalarına el koyan mahalli zabıta veya doğrudan el koymuşsa trafik zabıtası personeli, can, mal ve trafik güvenliği bakımından;
a) Karayolunu kullananlar için ek bir tehlikenin oluşmasını önlemek üzere gerekli tedbirlerin alınması ve aldırılması,
Hiçbir açıklayıcı, detaylandırıcı, polisin, ambulansın, itfaiye aracının ne yapacağını, yolda ne gibi önlemler alacağını belirten tek satır yok. Ben yazdım oldu işte. Yine de iyi; “Saldım çayıra” yöntemiyle bizdeki ölümler az bile.
İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi başkanlıkları Trafik Kazaları Eğitim Kitabı bu konuda İtfaiyeye bazı görevler vermektedir. Her iki Belediyenin el kitabı da kelimesi kelimesine aynı. Varsın olsun. En azından birşeyler yazmışlar. Uygulanmasa da...
Ancak bence bu görevler, kaza mahalline ilk ulaşan, polis, ilk yardım ekiplerine de verilmeli ve bu ekiplerdeki bir kişinin asıl görevi olmalıdır. Çünkü gelişmiş ülkelerde olduğu gibi kaza mahalline itfaiye en önce gitmiyor bizde, ya da gidemiyor.
Bu kadar söz ve örnekten sonra tek cümle ile özetlemek gerekirse;
Türkiye’de trafikte olan binlerce kazanın küçük bir bölümü gerçek kazadır. Gerisi ilgisizlik, bilgisizlik, eğitimsizlik, araştırmamak ve beceriksizlikten kaynaklı “KÖR KÖR PARMAĞIM GÖZÜNE” dir. Onlara kaza demek, TDK Sözlüğündeki kaza tanımını değiştirmek olur.
Saygılarımla.
Mehmet ASAL
Comments