top of page

Girit Adasının 3/4'ü Türkiye'nin.

Güncelleme tarihi: 27 Haz 2023



YAZAN : Mehmet ASAL


Sevgili Dostlar, daha önce duymamış olanlar ile bilmeyenler için ilginç gelecek, benim de yıllar önce öğrendiğim bir bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Halen Ege ve Akdeniz’in birleştiği noktada yer alan, Akdeniz’in en büyük 5.nci, Doğu Akdeniz de Kıbrıs’tan sonraki de en büyük 2.nci adası olan, yüzölçümü 8,336 km²'lik Girit adasının dörtte üçü aslında halen Türkiye’ye aittir.


Adanın uzunluğu 260 km olup, genişliği ise Diyon burnu ile Litinon burnu arasındaki 60 km'lik en geniş mesafeden, doğu ucundaki Yerapetre kıstağında sadece 12 km'lik bir mesafe arasında değişmektedir. Girintili çıkıntılı sahil şeridinin toplam uzunluğu 1,000 km'ye ulaşmaktadır.


Yakın tarihimizde, Girit Adasının Hukuki statüsünü belirleyen 4 antlaşma vardır. Bunlar;

  • 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması,

  • 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması,

  • 14 Kasım 1913 Atina Antlaşması ve

  • 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşmasıdır.

Bahse konu bu antlaşmalara göre Girit Adası’nın yalnız dörtte biri Yunanistan’a aittir. Nedenine gelince;


30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması ile Yunanistan’a Girit Adası’nın dörtte biri verilmiştir. Bu antlaşmada; Girit Adası’nın etrafındaki 14 adet ada, adacık ve kayalıklar Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde bırakılmıştır.


Birinci Balkan Savaşı’ndan sonra 30 Mayıs 1913 ‘te Osmanlı Devleti ile Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan arasında imzalanan Londra Antlaşmasının 4. maddesi ile ada toprakları müttefik devletlere (Yunanistan, Bulgaristan, Karadağ, Sırbistan) verilmiştir.


Yani diğer bir ifade ile; Londra Antlaşmasına göre Girit Adası üzerinde dört devletin paylı mülkiyeti vardır. Yunanistan’a Girit Adası üzerinde tek başına ferdi mülkiyet tanınmamıştır. 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması’nın hiçbir yerinde, Girit Adası’nın Yunanistan’a verildiği veya terkedildiği veya bağlandığına dair bir ifade yoktur.


10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması ile Bulgaristan, Girit adası üzerindeki dörtte birlik hakkından feragat etmiştir. 1913 Bükreş Antlaşması da Yunanistan’ın Girit adası üzerinde tek başına ferdi mülkiyetinin olmadığını, başka devletlerle paylaşıldığını gösteren somut bir belgedir.


İkinci Balkan Savaşı’ndan sonra 10 Ağustos 1913’te Yunanistan, Romanya, Karadağ, Sırbistan ve Bulgaristan arasında Bükreş Antlaşması imzalanmıştır. Bulgaristan, 1913 Bükreş Antlaşması ile Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından feragat etmiştir. Bu da göstermektedir ki Yunanistan’ın Girit Adası üzerinde tek başına ferdi mülkiyeti yoktur, başka devletlerin de payı vardır, antlaşma onun bir kere daha somut belgesi mahiyetindedir. Zira Bulgaristan hakkından vazgeçerken herhangi diğer bir ülke lehine feragat ta bulunmamıştır. Üstelik bu antlaşma Yunan Başbakanı Venizelos tarafından da bizzat imzalanmıştır. Yunanistan lehine feragat (vazgeçme) yapılmadığı için Bulgaristan’ın Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payı aslına rücu olmuştur. Yani anılan pay Osmanlı Devleti’ne geri dönmüştür. Bu benim söylediğim husus, tüm hukukçuların da tereddütsüz onaylayacağı hukukun temel kuralıdır.


14 Kasım 1913 tarihinde imzalanan Atina Antlaşması ile 1913 Londra Antlaşması hükümlerinin uygulanacağı kayıt altına alınmıştır. Yani böylelikle, Atina Antlaşması ile Girit adasının dörtte birinin Yunanistan’a ait olduğu bir kez daha doğrulanmaktadır.


Bükreş Antlaşması’ndan sonra Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında 14 Kasım 1913’te Atina Antlaşması imzalanmıştır. 1913 Atina Antlaşması’nın 15. maddesi ile Osmanlı Devleti ve Yunanistan, 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması hükümlerini, 5.Maddesi de dâhil olmak üzere uygulayacakları konusunda anlaşmıştır.


Bu antlaşma ile Girit Adası’nın dörtte birinin Yunanistan’a ait olduğu üçüncü defa teyit edilmiştir.


14 Kasım 1913 Atina Antlaşması’nın hiçbir yerinde, Girit Adası’nın Yunanistan’a verildiği veya terkedildiği veya bağlandığına dair bir ifade yoktur.



Gelelim 1923’e; 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ile Girit adasının sadece dörtte birinin Yunanistan’a ait olduğu bir kez daha teyit edilmiştir. Bilindiği gibi; Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya ve Sırp – Hırvat-Sloven Devleti arasında 24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalanmıştır.


Bu Antlaşması’nın 12. maddesi ile antlaşmaya taraf olan toplam sekiz ülke tarafından, 1-14 Kasım 1913 Atina Antlaşması’nın 15. maddesinin uygulanacağı teyit edilmiştir. Bahse konu bu teyit ile 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşmasının uygulanacağı da kayıt altına alınmış olmaktadır. Yani dördüncü defa ve sefer de Lozan ile; 1913 Londra Antlaşması ile Yunanistan’a Girit adasının dörtte birinin verildiği doğrulanmıştır.


Bu kadar açıklama ve dört kere aynı şeylerin vurgulanmasından sonra sonuca gelirsek;

1923 tarihli Lozan Antlaşması’nın 12. maddesi ile başta Türkiye, Yunanistan ve İngiltere olmak üzere toplam sekiz devlet tarafından, Girit adasının yalnızca dörtte birinin Yunanistan’a ait olduğu teyit edilmiştir. Girit adası üzerinde Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan ve Yunanistan, olmak üzere toplam dört devletin paylı mülkiyet hakkının olduğu bir kez daha kayıt altına alınmıştır.


1923 tarihli Lozan Antlaşması’nın 46. maddesi ile Osmanlı genel borçları paylaştırılmış ve antlaşmanın 12. ve 15. maddelerinde sözü edilen adaların payına düşen borçlarında, adaların katıldığı devletler tarafından ödenmesi kararlaştırılmıştır. Anılan 46. madde ile Yunanistan, Kuzey Ege Denizi’nde Taşoz – İkerya arasında bulunan toplam 9 ada ile Girit Adası’nın dörtte birinin payına düşen borcu ödemekle sorumlu tutulmuştur.


Yunanistan anılan borçları ödememiştir. Borçlarla ilgili 46. madde de Yunanistan’ın Girit Adası üzerinde sadece dörtte birlik mülkiyet hakkına sahip olduğunu açıkça görülmektedir.


Lozan Antlaşması’ndan Sonraki Dönem:

Sırbistan, Lozan Antlaşmasından sonraki süreçte Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından fiili olarak feragat etmiştir.


Karadağ da Lozan Antlaşmasından sonraki süreçte Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından fiili olarak feragat etmiştir.


Bulgaristan, Lozan Antlaşması’na taraf değildir. Ancak, 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması ile Girit Adası üzerindeki dörtte birlik hakkından yazılı olarak feragat eden Bulgaristan, Lozan Antlaşması sonrasında da Girit Adası üzerindeki hakkından fiili olarak feragat etmiştir.


Buraya kadar ki açıklamaları özetleyecek olursak;

Girit Adası’nın hukuki statüsünü belirleyen, 30 Mayıs 1913 Londra Antlaşması, 10 Ağustos 1913 Bükreş Antlaşması, 14 Kasım 1913 Atina Antlaşması ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’na göre Girit Adası’nın sadece dörtte biri Yunanistan’a aittir.


Bulgaristan, Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından yazılı ve fiili olarak; Sırbistan, Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından fiili olarak; Karadağ da Girit Adası üzerindeki dörtte birlik payından fiili olarak feragat etmiştir.


Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ tarafından yapılan feragat (vazgeçme), Yunanistan lehine yapılmamıştır.


Yunanistan lehine feragat (vazgeçme) yapılmadığı için Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ’ın Girit Adası üzerindeki toplam dörtte üçlük payı aslına rücu olmuştur. Yani anılan dörtte üçlük pay Osmanlı Devleti’ne geri dönmüştür.


Osmanlı Devleti’nin hak ve borçları küllî halefi yet yoluyla Türkiye Cumhuriyeti’ne geçmiştir. Girit Adasının hukuki statüsünü belirleyen uluslararası antlaşmalar ve uluslararası hukuka göre Girit Adası’nın dörtte üçü ve adanın etrafındaki ada, adacık ve kayalıklar, Osmanlı Devleti’nin küllî halefi olarak Türkiye Cumhuriyeti’ne aittir. (Külli halefler, miras bırakanın borçlarından dolayı kendi mal varlıkları ile sınırsız sorumludurlar. Cüzi halefler ise borçlardan sorumlu değildirler. Külli intikal asıl olduğu için hukukumuzda en az bir külli halef vardır.)

Yunanistan, 1999 yılında adaya, Türkiye’ye karşı kullanılmak üzere S-300 hava savunma Füze bataryası konuşlandırmıştır. Bu durumda yapılması gereken hukuki işlem şudur;



Yunanistan, Girit adasının dörtte üçü ile hâlihazırda adanın etrafında işgal altında tuttuğu Gavdos, Dionisades, Gaidhouronisi, Dhia, ve Koufonisi olmak üzere toplam 5 Türk Adasını boşaltarak Türkiye’ye teslim etmeli, Girit Adası’nın Türk bölgesinde kalan Heraklion Hava Üssü dahil olmak üzere bütün askeri birliklerini ve hava savunma füze bataryalarını tahliye etmelidir.

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

bottom of page