Mustafa Kemal mi? Atatürk mü?
- mehmetasal
- 1 May 2022
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 9 Tem 2022
YAZAN : Mehmet ASAL

Daha yazıyı okumadan “ne farkı var ki?” dediğinizi duyar gibiyim.
Son yıllarda bir modadır gidiyor. Mustafa Kemal Atatürk’ten bahseden birçok kişi bilinçsiz bir şekilde sadece “Mustafa Kemal” adını kullanıyor. Oysa bunu bilinçli olarak yapan ve Atatürk soyadını söylemekten ısrarla kaçınan bir kesim de var.
Önce size şunu sormak istiyorum, örneğin Mustafa İsmet İnönü’den bahsederken, “İsmet şunu yaptı, Mustafa İsmet bunu yaptı” mı diyoruz yoksa “İnönü” veya “İsmet İnönü” şunları yaptı mı diyoruz. Tabii ki “İsmet İnönü” veya sadece “İnönü” diyoruz ama hiçbir zaman “İsmet” demiyoruz. Aynı örneği çoğaltalım, “Adnan “ demiyoruz “Adnan Menderes” veya “Menderes” diyoruz. “Turgut” demiyoruz, “Turgut Özal” veya sadece “Özal” diyoruz. Bu örnekler sonsuza kadar uzatılabilir ama sadece ön ismiyle anılan bir lider, siyasetçi yoktur.
Gelelim Mustafa Kemal Atatürk’e. Bu soyadını kendisine TBMM, millet adına vermiştir. Bu soyadını dünya üzerinde taşıyabilecek ikinci bir kişi yoktur. Oysa “Mustafa” veya “Kemal” adında veya “Mustafa Kemal” adında on binlerce kişi vardır.
Bakınız Tirajı haftada 25 bin olan Moskova’da yayınlanan Novoye Vremya dergide Aaleksandr Kustarev imzasıyla yayınlanan bir yazıda, Mustafa Kemal Atatürk’ün soyadına ilişkin kısmında yazdıklarına:
………………..Çağdaş Türk devletinin kurucusu Atatürk, (1881–1938) daha önce sadece Mustafa adını taşıyordu. Zira o dönemde, Türkler soyadı kullanmıyorlardı. Mustafa, sıradan bir ailenin oğluydu ve Selanik’te doğmuştu. Okulda çok başarılı olduğu için kendisine "Kemal" adı verilmiştir. Daha sonra da kendisine "Atatürk" soyadı verilmiştir. "Atatürk" soyadı, kendisine yaranmak amacıyla verilen abartmalı bir soyadı değil, bir unvandır. Zira ondan önce Türk milleti diye bir şey yoktu. Osmanlı İmparatorluğu vardı ve bu imparatorluğu sultan ailesi, hilafet ve İslam kenetliyordu. Atatürk, bütün bunları kararlı bir şekilde ortadan kaldırmıştır……………………….
O halde bu kadar müstesna, bu kadar güzel ve tüm milletinin onayı ile kendisine “Atatürk“ soyadı verilmiş bu lideri anarken veya ondan bahsederken, bu eşsiz ve anlamlı soyadını kullanmaktan kaçınmak niye? Tüm dünya “Atatürk” adını bilir.
ABD’de diplomatik görevle bulunurken, karşılaştığım ABD vatandaşlarının yarısına yakınının Mustafa Kemal Atatürk’ü, sadece Atatürk olarak bildiğini ve andığını gördüm ve duydum. Bugün Çin’de, Pakistan’da, Endonezya’da, Malezya’da, Bengaldeş’te ve daha pek çok ülkede Atatürk ismi okul kitaplarında sadece Atatürk ismiyle anılırken, Atatürkçülük (Kemalizm tabiriyle değil Atatürkçülük olarak) öğretilirken, biz Türkler mensubu olduğumuz milletin adını ve atalığını almış liderimize bu soyadını yakıştıramıyor muyuz ki “Atatürk” ismini kullanmaktan bilerek veya bilmeden kaçınıyoruz.
Gazi Mustafa Kemal’e Atatürk soyadını veren ve bu soyadının alınamayacağını belirten kanun başlığı ve metnin orijinali aşağıdadır.
Kanunun adı bile, savımızı ifade etmeğe yetmiyor mu? “Kemal öz adlı………)
KEMAL ÖZ ADLI CUMHURREİSİMİZE VERİLEN SOYADI
HAKKINDA KANUN
Kanun Numarası : 2587
Kabul Tarihi : 24.2.1934
Madde 1.
KEMAL öz adlı Cumhurreisimize ATATÜRK soyadı verilmiştir.
Madde 2.
Bu kanun neşri tarihinden muteberdir.
Madde 3.
Bu kanunkBüyüktMilletrMeclisietarafındangicraeolunur.
ATATÜRK SOY İSMİNİN ALINAMAYACAĞINA DAİR KANUN
Kanun Numarası :2622
Kabul Tarihi :17/12/1934
Yayımlandığı ResmiGazete Tarihi :24/12/1934
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı : 2888
Madde 1.
Kemal Öz adlı Türkiye Cumhur reisine 24.11.1934 tarih ve 2587 sayılı kanunla verilmiş olan ATATÜRK soyadı tek şahsına mahsustur, hiç kimse tarafından öz veya soyadı olarak alınamaz, kullanılamaz ve kimse tarafından hiçbir surette bir kimseye verilemez.
Madde 2.
ATATÜRK adının başına ve sonuna başka söz konarak öz veya soyadı alınamaz ve kullanılamaz
Madde 3.
Bu kanun hükmü 24/11/1934 tarihinde başlar.
Madde 4.
Bu kanun hükmünü yerine getirmeye Dahiliye Vekili memurdur.
Şimdi gelelim özellikle “Atatürk” demekten kaçınanlara. Ülkemizde 1960’lı yılların sonlarında giderek güçlenen sol ideoloji, Atatürkçülüğün içerdiği “Sol Milliyetçi” anlayışı görmezden gelmek ama Atatürk’ü kendi ideolojisi doğrultusunda kullanmak isteyince, Marksizm’in bir uzantısı olan “milliyetçi düşünceyi behemehal düşman kabul etme” noktasından hareketle, Mustafa Kemal ismine sahip çıkarak ve özellikle Atatürk ve Atatürkçülük demekten kaçınarak, Kemalizm tabirini amaçları doğrultusunda kullanmaya çalışmıştır. Marksist ve Leninist düşünce yapısını benimsediğini iddia eden bu guruplar, “Atatürkçülük” düşünce sistemini de bölerek sadece Mustafa Kemal’i bünyesine alan ve onun düşünce yapısının ve felsefesinin tamamını görmek yerine, ulusal mücadele esnasında ortaya çıkan “emperyalizm ve emperyalist güçlerle mücadele” ilkesini benimseyen bir görüşün temsilcisi olmuşlardır. Onlara göre Mustafa Kemal, yapılması gerekli devrimlerin doğal sonucu olarak ortaya çıkan herhangi bir liderdir ve Kemalizm’in tek hedefi Emperyalizm ve Kapitalizm ile savaşmaktır.
Bu kesimlerin bilinçli bir çaba ve sistemle kullandıkları “Mustafa Kemal” ve kullanmaktan kaçındıkları “Atatürk” tabirleri, maalesef bugün aydın geçinen birçok kişinin de bilinçsizce “Atatürk” yerine “Mustafa kemal” ifadesini kullanmasına sebep olmuştur.
Bu gün bile zoraki olarak birbirine düşman gösterilen sol ve milliyetçilik, artık olması gerektiği gibi bir arada tutulmalı ve Atatürkçülük veya Kemalizm yorumlanırken bu değerler çerçevesinde olaya bakılmalıdır. Egemen muhafazakâr sahte milliyetçi anlayışa karşı laik, devrimci, antiemperyalist, devletçi, sol milliyetçilik tezleri savunulmalı, Marksizm kalıntısı milliyetçilik düşmanı anlayışlara karşı da bilimsel, tarihsel ve sosyolojik gerçeklerin ışığında milliyetçi olmayan bir solun ancak emperyalistlerin hizmetindeki bir hezeyan olduğu anlatılmalı ve Dünya’ ya Batı gözüyle bakma sakatlığından kurtularak, olduğumuz yerden bakma cesaretini ve bilgeliğini göstermeliyiz. Bu arada milliyetçiliği sadece ulusalcılık olarak algılamak da yanlıştır. Gerçek Atatürk Milliyetçiliği; Kurtuluş Savaşı ve onu takip eden Cumhuriyet devriminin yani genel anlamda Kemalist devrimin yarattığı özgün sol bir ulusçuluktur ki; bu husus Atatürk ilkelerinde de yerini almıştır. Bu anlayıştan hiçbir şekilde taviz verilmemesi gerekir.
Emperyalist toplumlar için milliyetçilik gerçekten kapitalizmle iç içe geçmiş bir anlayışken; mazlum milletler için ve özellikle Türk Milleti için sol ile bütünleşmiştir. Herkes kabul eder ki, solun en karakteristik özellikleri antiemperyalizm, devletçilik ve halkçılıktır. Bu da Atatürk Devrimin ve Türk Milliyetçiliğinin özünü oluşturmaktadır. Solun enternasyonal anlamına gelince; sol milliyetçilik, kapitalist ve faşist yapıda olmadığı için insancıl ve barışçıl niteliktedir. Atatürkçülüğün (Kemalizm) yüce davası sadece Türk Ulusu için değil tüm ezilen milletler için çok büyük bir anlam ifade etmektedir. Dolayısıyla ezilen ulusların siyasi ittifakına sol milliyetçilik anlayışı karşı değildir.
Atatürk’ ün tabiriyle : “Gerçi bize milliyetçi derler. Ama biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir.’” Esasen sol milliyetçiliğin doktirinel olarak doğuşu Kemalist devrim ve Kemalizm’ e rast gelir. Atatürk bunu şu şekilde ifade etmiştir : "Türkiye'nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye azim ve mühim bir gayret sarf ediyor.
Çünkü müdafaa ettiği bütün mazlum milletlerin, bütün şarkın davasıdır ve bunu nihayete getirinceye kadar Türkiye kendisiyle beraber olan şark milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir." Toplumculuğun ve milliyetçiliğin iç içe geçmiş olduğu mazlum ve mağdur kahraman Türk Halkı emperyalizme karşı ilk ulusal kurtuluş savaşını vermiş ve arasız devrimlerle milliyetçi sol yapısını güçlendirmeyi hedeflemiştir. Atatürkçülük sadece Batı sömürgeciliğini değil aynı zaman doğu gericiliğini de yıkmıştır. Milliyetçilik anlayışı üzerinde yükselen bu devrim bütün mazlum uluslara örnek teşkil etmiştir. Öyle ki; bu devrimin izleri Cezayir’ de, Küba’ da, Tunus’ ta, Hindistan’ da, Vietnam’ da, Afrika’ da, Türkistan’ da Mısır’ da, Afganistan’ da kendini göstermiştir. Türk Milliyetçiliğinin yani Atatürk milliyetçiliğin; Batı Milliyetçiliğinden farklarından birisi de Sınıf Bilinci taraftarı olmamasıdır. Halkı sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış kitle olarak tanımlar. Atatürk Ulusçuluğu; dini, mezhebi, soyu ne olursa olsun, kendini Türk bilen herkesi, Türk ulusundan sayar. Atatürk Milliyetçiliği sosyal devlet yanlısıdır. Ütopik sosyalizmi reddetmesine karşın, kamu ekonomisi yanlısı yani halkçı bir görünümdedir. Atatürk Milliyetçiliği sosyal adalet çerçevesinde antiemperyalist, laik, devletçi; Türklük şuurunu birleştirici sayan bir düşünce sistemidir. Atatürk Milliyetçiliği Osmanlı’nın ümmetçi ve federal sistemine karşı Türklük bilinci ve sol değerler taşıyan Türk Milliyetçiliği bayrağını yükseltir.
Tüm bunları okuduktan sonra size bir kere daha sormak istiyorum,
“Mustafa Kemal mi, yoksa Atatürk mü?”
Tabii ki Atatürk dediğinizi duyar gibiyim. Lütfen duyarlı olalım.
Comments