top of page

SOL TÜRKİYE’DE NEDEN IKTIDAR OLAMAZ?



YAZAN: Mehmet ASAL


Genelde iç politika ve siyaset konularına girmeyi pek istemem. Ancak insan zaman zaman ülkesini ve çocuklarının geleceğini düşündükçe, kendisini siyasete bulaşmaktan çok da alıkoyamıyor.


Bugün, bir nebze Laik ve Atatürkçü kesimin sesine tercüman olmak istedim.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 9 Eylül 1923 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde kurulan Cumhuriyet döneminin ilk Türk siyasi partisidir.


Zaman zaman uzaklaşmış görülse ya da addedilse bile; sosyal demokrasi ve Atatürkçülük görüşlerini benimseyen ve merkez solda yer alan bir siyasi partidir. Parti tüzük ve programında belirtilen bu görüşlerin yanında içerisinde sosyal liberal eğilimler de barındırmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu ve ilk yasal siyasi partisi olma özelliğini taşıyan Parti, 1923'ten 1950'ye kadar aralıksız iktidarda kalmış ve 1946'ya kadar genellikle tek parti yönetimini uygulamıştır. Türkiye'de en uzun süre iktidarda kalmış siyasi partidir.


Atatürk tarafından "Halk Fırkası" adıyla kurulan partinin adının başına 1924'te "Cumhuriyet" sözcüğü eklenmiş, 1935'teki 4. Kurultay'da "fırka" sözcüğü yerine dış dünyayla daha uyumlu bir kelime tercih edilmesi kararlaştırılmış ve bugünkü "Cumhuriyet Halk Partisi" adı benimsenmiştir.


12 Eylül’ ün ardından, o dönem Bülent Ecevit'in genel başkanlık yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi kapatılmış; daha sonra 3821 sayılı yasaya dayanarak, kuruluşunun 69. yıldönümü olan 9 Eylül 1992 günü tekrar açılmıştır.


CHP'nin kapatıldığı dönemde, aynı gelenekten gelen üç siyasal parti kurulmuştur. Halkçı Parti (HP), Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) ve Demokratik Sol Parti (DSP). HP ve SODEP, 1985 yılında birleşerek SHP adını almıştır.

CHP'nin yeniden açılmasından sonra, 1995 yılında SHP-CHP, CHP çatısı altında bütünleşmiştir.

Bu yazının başlığında da olduğu gibi Sol’un daha çok uzun yıllar geçmeden, Türkiye’de laiklik anlaşılmadan ve uygulanmaya başlamadan, nüfusun şimdi olduğu gibi sadece % 36’sı Lise ve üstü okul mezunu, % 64’ü okuma yazma bilmez, ilkokul ve ortaokul mezunu olup bu oranlar tam tersine evirilmedikçe, (Bakınız, Türkiyenin Eğitim Seviyesi Başlıklı Makale) yani nüfusun en az 2/3’ü ya da % 66‘sı en az Lise mezunu olmadıkça iktidar olması veya en azından paralel siyasi görüşteki sol yelpazedeki partilerin ülkeyi yönetebilmesi mümkün değildir. Yani daha 2-3 nesil sürecek bir döneme ve bu arada ciddi eğitimsel kalkınmaya ihtiyaç vardır.


Bu durumda ne olacaktır? Türkiye laikliği hazmedip en az %66’sı Lise ve üstü eğitim seviyesine kavuşuncaya kadar CHP’nin tek seçeneği asgari standartlarda anlaştığı diğer partilerle ittifak yapmasıdır ki CHP’de zaten bu yolu seçmektedir. Ancak CHP bunu ne kadar doğru yapabilmekte ya da kendisine oy verenlere anlatabilmektedir.


Bugün CHP’nin oy oranı %23-27 seviyesindedir. Bunun içindeki kemikleşmiş oran ise %10-12’den fazla değildir. Bunların neredeyse tamamı da alevi nüfustan oluşmaktadır. Kemik oylar bir kenara ayrılınca kalan %13-15 seviyesindeki oyun CHP’ye, Laik-Sünni kesimin alternatifsizliğinden dolayı verdiği emanet oylar olduğu kolayca görülecektir. Diğer bir deyişle, %13-17 “kerhen verilmiş oylardır”.


Türkiye’de yaklaşık 12,5 milyon alevi olduğu tahmin edilmektedir. Bu alevi gurubun oylarının da %75-80 civarında kısmının yelpazenin solunda yer alan partilere gittiğini ifade etmek kehanet olmaz. (Bakınız Konda ve diğer anketler)

Yapılan bu anketlerde son seçimlerde Alevilerin yüzde 73’ünün CHP’ye, “Yüzde 21’ inin İYİ Parti ve HDP’ye, yüzde 6’sının AKP’ye oy verdiği değerlendirilmektedir.


Bugün CHP’nin en büyük handikaplarından biri, kendisine kerhen oy verenleri kaçırma olasılığıdır. CHP yıllar içerisinde Alevi vatandaşların teveccüh gösterdiği, bir bakıma da partiyi ele geçirdiği bir yapı sergilemektedir.


Son İstanbul seçim sonuçları tahlil edildiğinde, büyükşehir için CHP’ye verilen oyların, İlçe Yönetimlerinde aynı oranda CHP’ye gitmediğini, farklı şekillendiğini görmekteyiz.

Bunun temel sebebi de CHP ilçe yönetimlerinin yeterince adil olmayışıdır. CHP’nin son 2-3 dönemdir kazandığı İlçelerdeki oy oranlarına bakılırsa bu eriyiş ve kayıp kolayca görülmektedir. Yani CHP İlçe Belediyelerinin aslında giderek irtifa kaybettiği, adam kayırmacılık ve rüşvet iddialarının arttığını görmemek mümkün değildir.


Bunun farkına varan Sünni CHP’liler den bir kısmı bu nedenle yerel seçimlerde CHP’ye oy vermemişler, sonuçta bugünkü İstanbul Belediye Meclisinin garip aritmetiği ortaya çıkmıştır.

CHP yerel yönetimlerdeki bu yanlı tutum ve tavrı değiştirmedikçe oylarını kemikleştiremeyeceği gibi korkarım ki İYİ Parti gibi sağ liberal partilere kaptıracaktır ve kaptırmaktadır.


Bu arada biliyoruz ki CHP kendi seçmeni dışındaki gurupların da oyuna taliptir. Bu konuda en büyük destekçisi de HDP’dir. HDP’nin kapatılması, HDP seçmeninin ya hiç oy kullanmamasına ya da İstanbul seçimlerinde olduğu gibi, kendisi için en az zararlı göreceği partiye yönlenmesine yol açabilecektir.


Burada CHP’ye düşen görev, oylarını arttırmak için yapacağı iş birliği veya görüşmeler sırasında Milliyetçi-Atatürkçü seçmenini partiden soğutmamak ve kopartmamak, tüm teşkilat yapısında nüfusun mezhepsel ve etnik köken oranını da göz önünde tutarak yeniden yapılanmaktır. Kurumsal yapılara aidiyet hissi ancak bu yolla sağlanabilir ve sürdürülebilir.

Esen kalın...

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

bottom of page