SÜLEYMAN ŞAH SAYGI KARAKOLU Türkiye'nin sınırları dışındaki tek vatan toprağı
- mehmetasal
- 11 Haz 2022
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 27 Haz 2023
DERLEYEN: Mehmet ASAL

Bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilinin Eşme köyü sınırları içerisinde bulunan, Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu eksklav statüsündeki tek toprak parçasıdır. (Siyasi coğrafyada, tamamen başka bir siyasi bölgenin sınırları dâhilinde yer alan siyasi bölgeye anklav toprak denmektedir. Eksklav toprak ise, siyasi olarak bağlı olduğu bölgeye coğrafi açıdan bağlı olmayan, bu bölge ile arasında başka bir siyasi bölge bulunan siyasi bölgedir.)

Türbe'de Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi'nin babası Ertuğrul Gazi'nin atası olabileceği farz olunan Süleyman Şah'ın ve iki askerinin naaşları bulunmaktadır.
TARİHÇE:
Büyük Selçuklu İmparatorluğu Sultanı Alp Arslan’ın Malazgirt Meydan Muharebesi’nden sonra yeni vatan edinmek maksadıyla batıya yönelen Oğuz boyları arasında Süleyman Şah önderliğindeki Kayı boyu da bulunmaktaydı.
Süleyman Şah, yeni yurt aramak üzere çıktığı bu yolculukta Halep yakınlarındaki Caber Kalesi’ne gelir ve Fırat boylarına yerleşir.
Buradan tekrar yeni yurt aramak üzere yola çıkar, ancak 1227 yılında Fırat nehrinin karşı kıyısına geçmeye çalışırken muhafızları ile Fırat sularında boğulur.

Bu olayın 05 Haziran 1086 tarihinde Fırat nehrinin karşısına geçerken Süleyman Bin Kaya Alp’in atından düşmüş ve savaş zırhlarının ağırlığı nedeniyle yüzemeyerek boğulup ölmüş olduğu şeklinde de bir söylenti vardır.
Diğer bir söylenti de, Süleyman Şah’ın Tutuş savaşında şakağına ok atılarak öldürüldüğü, başka bir söylentiye göre Süleyman Şah Tutuş savaşında kaybedeceğini kabullendiği zaman atından inip çizmesindeki bıçakla kendini öldürdüğüdür.
Süleyman Şah’ın Bilinen Yakınları:
Kaya Alp - Babası
Ertuğrul Gazi - Oğlu
Osman Gazi - Torunu
Süleyman Şah’ın naaşı ve iki askeri Caber Kalesi eteklerine bir kümbete defnedilir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde imparatorluk sınırları içerisinde olan mezarın bulunduğu yere bir türbe yapılarak buraya Türk Mezarı adı verilir.
Türbe ve Caber Kalesi, Osmanlı İmparatorluğu yıkılınca Fransız Suriye Mandası sınırları içerisinde kalmıştır.
20 Ekim 1921 yılında Türkiye ile Fransa hükûmetleri arasında imzalanan Ankara Antlaşması'nın 9. maddesi ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması'nın 3. maddesi gereğince Caber Kalesi ve türbe müştemilâtı ile beraber Türkiye Cumhuriyeti toprağı olarak kabul edilmiş ve Türkiye'ye burada muhafız bulundurma ve bayrağını çekme hakkı tanınmıştır. Türbede yatan Süleyman Şah'ın Osman Gazi'nin ecdadından olan Süleyman Şah değil, I. Kılıç Arslan'ın babası I. Süleyman Şah olabileceği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.
Bir teoriye göre; Kutalmışoğlu’nun mezarı Halep Kapısı’ndadır. Çünkü Kutalmışoğlu Süleyman Şah öldüğünde Caber Kalesi henüz Selçuklular tarafından ele geçirilmemişti.
Caber Kalesi ve nakli

Süleyman Şah Türbesi'nin eski yeri Caber Kalesi, Rakka
Kuzey Suriye’de Fırat’ın sol kıyısında Rakka’nın 50 km. batısında eski bir kaledir.
Suriye hükûmeti, Fırat Nehri üzerinde 1968 tarihinde başlattığı Tabka Barajı'nın 1973 yılında tamamlanacağını ve barajın su toplamaya başlamasıyla Caber Kalesi ve Süleyman Şah'ın türbesinin tamamen sular altında kalacağını ileri sürerek Türk Hükümeti’mden türbenin yerini değiştirmesini ya da türbenin Türkiye'ye naklini talep eden bir nota gönderdi. Türkiye de buna karşılık Suriye'ye diplomatik nota verdi ve Keban Barajı'nın kapaklarını kapatarak Fırat Nehri üzerinden Suriye'ye su akışını engelledi.
Karşılıklı bu restleşmenin ardından Türkiye bölgeye Devlet Su İşleri'nde (DSİ) görevli uzmanlar ve mimarlar gönderdi ve türbenin nereye taşınabileceğinin tespit edilmesini istedi. Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Etüt Proje Dairesi Müdürü Prof. Dr. Ünal Demirarslan, Dışişleri Bakanlığı'nın da talebiyle Süleyman Şah Türbesi'nin mimarı olarak görevlendirildi.

Türbe, karakol ve lojman, iki Türk mimar ve yirmi işçisinin çalışmalarıyla dört ayda tamamlanmış ve masrafların tamamı Türk Hükûmeti tarafından karşılanmıştır. Ankara ve Şam hükûmetleri arasında uzun süren müzakerelerin ardından bir anlaşma imzalandı. Anlaşmaya göre;
Süleyman Şah Türbesi hem geleneksel Türk mimarî motiflerini hem de modern mimarî özelliklerini taşımaktadır. İnşaat çalışmaları sırasında Suriye Hükûmeti, yeni yapılacak türbenin Caber Kalesi'ndeki türbeden daha büyük olmaması şartını getirmiştir. Türbe'de ayrıca o dönemde dışarıdan gelen taciz ateşleri sebebiyle Türk askerlerinin nöbet tuttuğu yerler içe dönük olarak inşa edilmiştir.

1973 yılında türbe ve askerî karakol, Halep'e 123, Şanlıurfa'ya 92 km uzaklıktaki Fırat'ın doğu kıyısındaki Karakozak köyündeki 10.096 m²'lik yeni yerine taşınmıştır.
1995 yılında, Suriye Hükûmeti bu kez de Fırat’ın daha üst kotlarında inşasına başladığı Teşrin Barajı sebebiyle Karakozak bölgesindeki Süleyman Şah Türbesi’nin bölge dışında başka bir alana ya da Türkiye’ye taşınması hususunu yeniden gündeme getirdi.
Bunun üzerine Türkiye ile Suriye arasında yapılan görüşmeler sonucunda türbenin mevcut yerinin baraj gölünün olumsuz tesirlerinden korunması için tahkim edilmesine karar verildi.
2001 yılında Fırat Nehri üzerindeki Teşrin Barajı'nın tamamlanması nedeniyle türbenin taşınması bir kez daha gündeme geldi. Suriye tarafı bu defa türbenin şimdiki yerinden de kaldırılarak gösterecekleri ve Türk tarafının da kabul edeceği bir yere taşınmasını istedi. Ancak 57. Türkiye Hükümeti’nin girişimleriyle proje, türbenin mevcut yerinin korunması yönünde değiştirildi.
23 Ocak 2003 tarihinde Ankara'da “Süleyman şah Türbesi Tahkimat Projesinin Uygulanmasına İlişkin Ana Tutanak” imzalandı. (Bu çerçevede 10 dönüm’ lük türbe arazisi sınırları tahkim edilmiş, türbe binasının içi ve dışı onarılmış, karakol binası da yeniden inşa edilmiş ve Süleyman Şah Türbesi yeniden ziyarete açılmıştır.)
13 Mart 2014’te Karakozak köyü ve türbenin bulunduğu bölge IŞİD kontrolüne geçmiştir. 20 Mart 2014’te IŞİD, YouTube üzerinden bir bildiri yayımlayarak: Süleyman Şah Türbesi üç gün içinde boşaltılmaz, Türk bayrağı indirilmezse türbeyi yerle bir edeceğiz demiştir.

22 Şubat 2015 tarihinde TSK, Şah Fırat isimli bir askeri operasyonla türbede bulunan 40 askeri ülkeye getirmek için Suriye’ye girdi. Türbe, patlayıcılarla havaya uçuruldu.
Emanetler sınıra 200 metre uzaklıkta PYD kontrolündeki bölgeye taşındı. Üzerinden yıllar geçti. Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili tartışmalar bitmedi.
Peki, Suriye politikası çerçevesinde Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’nun eski yerinden sınırın içine taşınması stratejik bir hata mıydı?

“Genel olarak ABD ve Batı cephesinde Suriye’deki iç savaşa taraf olmak jeopolitik hataydı. Bundan sonra yapılan en büyük hata Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’nun yerinden alınarak 22 Şubat 2015’te ülke içine taşınması oldu.
2014’te IŞİD, Irak’ta Musul’dan Suriye’de Ayn el Arab’a (Kobani) kadar olan alanda adeta kendi egemenliğini kurmaktaydı. Bu maksatla Irak’ta Peşmerge ve PKK, Suriye’de ÖSO ve PKK/PYD ile savaş halindeydi.
O günün koşullarında henüz Rusya, Suriye’deki savaşa dahil olmamıştı. Türkiye, rejimin devrilmesini amaçladığı için IŞİD’in de içinde bulunduğu bütün örgütleri rejimi zayıflatan unsurlar olarak görmekteydi. Bu nedenle Süleyman Şah Türbesi’nin etrafı IŞİD unsurlarıyla sarıldığında onlara müdahale etmek yerine Saygı Karakolu’nu taşımayı tercih etti.
O dönemde PYD/PKK’nin Suriye’de ulaştığı seviye de ciddi tehdit olarak görülmüyordu.
Ülke içinde de ‘açılım’ politikaları yürürlükteydi. Salih Müslim’in Ankara’da itibar gördüğü günlerdi. Esad esas hedefti. Diğerleri henüz tali hedef bile değildi. Bu genel çerçeveyi bilemezsek, bölgeye müdahale ve takviye yerine neden anılan türbe ve karakolun taşındığını da anlayamayız.” Genel bakış açısındaki yanlışlık bölgeye “Eğer o gün bir anlamda Suriye rejimiyle iş birliği içinde kolordu seviyesinde bir kuvvetle bölgeye müdahil olunsaydı, bir taşla üç kuş vurulmuş olabilecekti”
· Türkiye karada IŞİD ile ilk mücadele eden ülke olacaktı. Üstelik uluslararası ortamda IŞİD’i destekliyor algısının üstüne yapıştırılmasına karşı en etkili argümanı ortaya koyacaktı.
· IŞİD’in de daha erken bir tarihte yenilmesini sağlayacaktı. Bunu 1,5 yıl sonra daha büyük bir maliyetle yapmak durumunda kaldı.
· Suriye’deki varlığı meşruiyet anlamında hiçbir zaman sorgulanmayacaktı.

Süleyman Şah'ın Caber Kalesi yakınında bulunan türbesindeki sandukası
Türbe ve mimarî özellikleri
Genel bilgiler
Tür Türbe
Başlama 1973
Tamamlanma 1973
Yıkılma 22 Şubat 2015
Sahip Türkiye
Teknik detaylar
Zemin alanı 10.096 m²
Tasarım ve inşaat
Mimar Ünal Demirarslan
2008 yılında Teşrin Barajı'nın yükselen su seviyesinin yeniden türbeyi tehdit etmesi üzerine Türkiye Cumhuriyeti Orman ve Su İşleri Bakanlığı çevresindeki duvarların altına 11,5 m, boylarında 880 adet fore kazık ve geçirimsiz tabaka yerleştirmiştir. Ayrıca, türbenin çevresine beton duvar örülmüş ve iki bayrak direği dikilmiştir. Karakoldan çıkan atık suların Fırat'ı kirletmemesi için karakol binasının arka bölümünde paket arıtma sistemi kurulmuştur. Bunun yanında türbenin etrafı, Türkiye'den gönderilen ağaçlar ve hazır çim ile yeşil bir alan haline getirilmiştir.
Saygı Karakolu
Türbenin muhafazasını sağlamakla görevli olan Jandarma İhtiram Kıtası'nın ikameti için 30 Mayıs 1938 tarihinde modern bir askerî karakol yaptırıldı. 1949'da Caber Kalesi Jandarma Karakolu'nda bir astsubay, bir onbaşı ve sekiz er, türbeyi korumaktaydı.
Türkiye ile Suriye heyetleri arasında 1956 yılında Halep’te yapılan üst seviyede bir toplantıda düzenlenen tutanağın 13 ve 14’üncü maddelerinde türbe için gönderilecek ihtiram kıtasının her ayın 7'sinde değiştirilmesi kabul edilmiştir. Türbe taşınıncaya kadar, her ayın 7 ve 20'sinde karakolun ikmali sağlanmakta ve personel değişimi yapılmakta idi.
Türbe, Türkiye Cumhuriyeti 20. Zırhlı Tugayı 3. Hudut Alay Komutanlığı 2. Hudut Taburuna bağlı 25 asker tarafından korunmuştur.
SÜLEYMAN ŞAH SAYGI KARAKOLU VE TÜRBESİ İÇİN HAZIRLANAN TASLAK PROJE

Comments