LÜTFEN ORALARA DÖVİZ BIRAKMAYIN ARTIK!.
- mehmetasal
- 15 Kas 2022
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 8 Tem 2023

13 KASIM Taksim Bombalı saldırısının arkasından PYD, yine dolaylı olarak ABD ile ezeli ve ebedi Türk düşmanı Yunanistan çıktı. Üstelik bu sefer bombayı bırakan Teröristin önce YUNANİSTAN’a kaçırılması planlanmış ise de sonrasında yakalanıp konuşmasın diye bu terörist hakkında PYD/CIA tarafından infaz emri verildiği anlaşılıyor. (Telefon dinlemesi)
BİR YUNANLININ KAMERASINDAN, İTALYAN GAZETECİNİN TANIKLIĞINDA İZMİR’İN İŞGALİ 15 MAYIS 1919 TARİHİNDE ÇEKİLEN BAZI GÖRÜNTÜLER VE GERÇEKLER:
https://www.youtube.com/watch?v=0n6W_YFRETk 15 Dakika ayırın ve izleyin lütfen
(Konuşma 15 dakika ama film daha kısa olduğundan görüntü tekrarları vardır.)
Yukarıdaki You Tube Videoyu izleyerek, kendisiyle I.inci Dünya Savaşında doğrudan hiç karşı karşıya gelmediğimiz halde Yunan Askerinin İzmir’e çıkışını ve nasıl bir mezalim uyguladığını, bir İtalyan Gazetecinin kaleminden dinleyin lütfen. Film ve konuşma 15 dakika sürüyor. Eğer Tik tok, Instagram, Facebook vs.den vakit ayırabilirseniz elbette.
Tarihin en büyük teröristi ve Türk Düşmanı Abdullah Öcalan’ı ülkesinde barındıran, sonra sıkışınca ülkesinden kaçırıp Kenya Nairobi’de yine Yunan Büyükelçiliğinde saklayan ülke. NATO Müttefiki ve Dostumuz YUNANİSTAN.
Halen PKK/PYD Teröristlerine ülkesindeki kamplarda eğitim veren yine bu ülke. (Atina’ya bir saat uzaklıktaki Lavrion kampı). Son yıllarda adını Mülteci kampı olarak açıklasa da onlarca yıldır Türkiye düşmanı PKK, DHKPC gibi Teröristleri eğittiği görüntülerle sabit. Kıbrıslı Türklere yıllarca zulmeden yine bu ülke. NATO Müttefiki ve Dostumuz YUNANİSTAN.
YUNANİSTAN Türkiye’ye karşı yapılan her hainliğin içinde ve işbirlikçi. Yarattığı diğer sorunlar la bir arada dikkate alınınca benim bir Türk olarak anlamadığım bir husus var.
Eminim bir takım dost ve arkadaşlarım bunu okuyunca bana kızacak ve empati kurup düşünmek ve araştırmak yerine kolaycılığa kaçıp beni "aşırı milliyetçilikle suçlamayı” tercih edeceklerdir.
“Türk Yunan dosttur, problem siyasilerde” kolaycılığını seçen, olayları görmezden ve bilmezden gelerek hala Ege’deki Yunan bayraklı adalara ya da Halkidiki’ye, Taşoz’a, Aleksandropolis’e, Kavala’ya tatil amaçlı gitmeyi sürdürenler; bir İtalyan Gazetecinin gözlemlerini ve Yunanlı Kameramanın You Tube Videosunu izleyince ne diyeceklerdir çok merak ediyorum.
Ordusunun neredeyse yarısını İzmir’den Anadolu’ya çıkaran bir Yunanistan. Gözü dönmüş ve Türkleri yeryüzünden silecek bir komşu. Antlarında ve yeminlernde "yeryüzünde tek Türk kalmayıncaya kadar savaşacağını" pervasızca söyleyebilen bir sözde devlet.
Yunan halkının neredeyse 1/3’ünü teşkil eden ve zorunlu askerliğe alınmış Yunan Ordusunu oluşturan askerlerinin 1919-1922 arasında yaptıklarına ne diyecekler. O tarihte Yunanistan'ın nüfusu 5 milyon, Anadolu’ya çıkarılan Yunanlı asker sayısı 275 000 dir.
Ya yıllardır o bölgede Türklerle iç içe yaşayan İzmirli Rumların mezalimine ne demeli?
Bunlarda mı siyasilerin suçu? Bu tıpkı Yahudilere yapılan soykırımı sadece Hitler’e yüklemekle eş anlamlı değil mi? Alman Ordusunu Alman halkı oluşturmuyor muydu? Halk Yahudileri ihbar edip yakalatmadı mı? Alman halkının önemli bir kısmı Yahudi evlerini yağmalamadı mı? Yahudileri katletmedi mi? Bir tek Hitler mi suçluydu? Tabii ki hayır. Alman halkı da elbette baş suçlulardan. Tıpkı Rum halkı gibi. (Yıllarca içimizde besleyip en yüksek mertebe ve makamlara yükseltilmiş ama yine de en zor anımızda bizi sırtımızdan vuran diğer azınlıklara değinmek bile istemiyorum.)
Bu vesile ile son zamanlarda Rusya'ya hayranlık duyanlara, Batıdan kopup Rusya'ya yanaşalım diyenlere de bir çift sözüm olacak.
Sovyetlerin Kurtuluş Savaşımız sırasında yeni Türk Cumhuriyetine olan yardımları, Türklerin kara kaşı, kara gözü için değil, Sovyetlerin güneyinde yer alan ve asırlardır kendi gözü olan Türk topraklarını ve küçük Asya'yı Batılılara kaptırmak endişesinden kaynaklanmaktadır.
Tarihimizi dikkatli incelediğimizde özellikle Ruslarla İngilizlerin Türkiye'yi diğerine yedirmemek için en kritik zamanlarda bir anda Osmanlı ile ittifak içine girebildiğini görürüz. Eğer aksi olsaydı 1935 Ekimindeki Bolşevik Devrimi’nin yıldönümü kutlamalarında Stalin: “Herkes bilsin ki, Rus Milleti; Boğazlarla, Ardahan’ı ele geçirmekten asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda bu davalarımızı halletmiş olacağımızı şimdiden müjdeliyorum.” der miydi?
19 Mart 1945 tarihinde, Sovyet Dışişleri Bakanı Vyaçeslav M. Molotov, Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Selim Sarper’e "20 yıldır yürürlükte olan Türk-Rus Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması’nın artık sürdürülemeyeceğini" bildirir miydi?
Netice olarak Rusya'da Emperyalisttir, ABD'de. Her ikisi ile olan ilişkilerde de çok dikkatli, tarafsız ve bağımsız olmak zorundayız. En önemlisi güçlü, kendine yeterli, iktisaden bağımsız olmalıyız. Aklın ve bilimin rehberliğinde laik, demokrat, halkçı, milliyetçi ve devrimci olmalıyız.
Bu topraklar üzerinde en fazla gözü olan ülke elbetteki Rusya'dır ve gelecekte de Rusya olacaktır. Olmasaydı şaşırmamız gerekirdi. Ama ikinci ve Rusya'dan çok daha fazla düşmanlık eden, her an her vesile ile sokmaya çalışan, ormanlarımızı yakan/yaktıran bir ülke daha vardır ki o da Yunanistan'dır.
1919’da Rumlar İstanbul’un en müstesna ve gözde semtlerinde yaşarken Türklerin birçoğu bu bölgelere alınmıyor, Unkapanı Köprüsünden karşıya, Tepebaşı’na, Beyoğlu’na geçemiyordu bile.
Bazılarımıza göre madem halklar bu denli dost, siz Yunanistan’ın oldu bittilerle ele geçirdiği adalardaki Rum ahalinin bu adalar silahlandırılmasın diye kendi hükümetleri aleyhine bir protestolarına rastladınız mı hiç? Üstelik antlaşmalara aykırı olduğunu bildikleri ve o silahların öncelikle Türkiye’nin müdahalesini ve kendi sonlarını da getirebileceğini bildikleri halde.
Ya 1919 da İzmir’de krallar gibi yaşayan Rumlara ne demeli? Yıllardır dostluk komşuluk ettikleri Türkleri acımadan bir gecede katledebilen Rumlara.
Yoksa böyle birşey olmadı da İtalyan Gazeteci, tarihçiler mi uyduruyor bunları?
Siz 2 Eylül 1922'de savaşı kaybettiğinde; Mustafa Kemal Atatürk'ün esir ettiği Yunan Orduları Başkomutanı TRİKOPİS'in "Karısının ve Kızının" aynı gün İstanbul Büyükada'da bir köşkte krallar gibi yaşadığını biliyor muydunuz?
Bir tarafta milli varoluş veya yokolma mücadelesi diğer tarafta onlara köşkleri peşkeş çekmiş ve milli mücadeleye karşı çıkan İstanbul'un Osmanlı Efendileri.
Lütfen geçiniz bu dostluk teranelerini.
Her gün yeni bir Yunan hainliği ve hareketi ile karşı karşıyayız. FETÖ'ye destek için yaptıkları, 1919-1922 yılları arasında Anadolu’daki mezalimleri yetmedi mi gözlerimizin açılmasına?
Gayrı askeri statüde kalması koşuluyla kendilerine bırakılan ama egemenlik hakkı verilmemiş adaları silahlandırmaları, hava sahası, karasuyu, kıta sahanlığı, ekonomik bölge haksızlık ve şımarıklıkları yetmedi mi?
Bu arada "Keşke Yunan Kaybetmeseydi" diyebilecek kadar gözü dönmüşler için söyleyebileceğim tek şey; bir gün zamanda yolculuk hayalinin gerçekleşip, kendilerinin 15 Mayıs 1919 İzmir'ine ışınlanmaları olacaktır.
Ben kimseye gidip savaşın demiyorum elbette. Zaten öyle savaşlar da kalmadı artık; ama sizler de benim gibi çok iyi biliyorsunuz ki bu adalar; gelirlerinin önemli bir bölümünü özellikle Türkiye’den adalara giden bizlerden elde ediyorlar. Yunan Hükümeti de bu paraları kullanarak silah alıyor ve Limni Midilli, Sakız, Sisam, İkarya gibi burnumuzun dibindeki adalara dolduruyor. Bizi tehdit ediyor. Böyle bir şey olabilir mi?
Yunanistan’da milli gelirin % 25’i, Türkiye’de ise % 8’i turizmden gelmektedir.
Bu adalar Türklerin en gözde tercihleri arasında, belki de en önde gelenlerden. Türkiye’den her yıl Yunanistan’a 1 200 000 kişi gidiyor. Neredeyse Yunanistan’ın Turizm gelirlerinin 1/6’sı Türkiye’den elde ediliyor.
Bu yıl savaş söylentileri ve Covid 19 nedeniyle her yıldan daha az turist bu adalara gitti. Buna rağmen Türk turistlerin adalara bıraktığı para 1 Milyar Euro’dan fazla. (Bakınız https://www.tgrthaber.com.tr/ekonomi/turk-turistler-yunan-adalarina-1-milyar-avro-birakti-2848509 )
Gelin bana kızmayın. Aşağıdaki videoyu bir kere de empati kurarak izleyin ve tatil/gezi tercihlerinizi tekrar gözden geçirin.
Yorgi'den, Andreas'dan, Leonidas'dan, Dimitri'den; uzzo, roka, kalamar, balık yemesek birşeyimiz mi eksilir? Ne dersiniz?
Gelin sizler de Kurtuluş Savaşına ve Atatürk'e bile karşı çıkan İstanbul'un Osmanlı Efendilerinden olmayın!
Gelin Anadolu'ya ve Türklere karşı Yunan Bayraklı adalara yerleştirilecek, eninde sonunda birgün bizi, kıyılarımızı, uçaklarımızı ve askerimizi vuracak silahlara sponsor olmayın artık.
Elinize emeğinize yüreğinize sağlık olsun.