top of page

Yunanistan Karasularını Genişletebilir mi?

  • Yazarın fotoğrafı: mehmetasal
    mehmetasal
  • 2 May 2022
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 27 Haz 2023



YAZAN: Dz. Kd. Yzb. Mehmet ASAL


Bu makale 1982 yılında kaleme alınmıştır.


YUNANİSTAN KARASULARINI 12 MİLE ÇIKARABİLİR Mİ? VEYA DAHA DOĞRU BİR İFADE İLE 6 MİLİN ÜZERİNE GENİŞLETEBİLİR Mİ?


1982 ilkbaharda sonuçlanan BM’ye üye devletlerin büyük bir çoğunluğunun kabulüyle geçtiğimiz günlerde Jamaika’nın MOETEGO BAY kentinde imzalanan ve 1983 sonbaharında yürürlüğe girecek "Deniz Hukuku sözleşmesi ile” her devletin karasularını 12 mile kadar genişletebileceğini belirtmekledir. Türkiye’nin; ABD, İSRAİL ve VENEZUELA ile birlikte aleyhte oy kullandığı bu sözleşme, gerçekten YUNANİSTAN’ a çekinmemizi gerektirecek kadar büyük avantaj sağlıyor mu?


ree

EGE DENİZİNDE HALİHAZIRDA UYGULANAN 6 MİL KARASULARI


Bunun için önce bu sözleşmenin geçerliğinin ortaya konması gerekmektedir.

Bu, bir devletler hukuku sözleşmesidir. Devletler Hukukunun ise belli bir kanun koyucusu olmadığı gibi, belli bir icra organı, buna paralel olarak ta cezai bir müeyyidesi yoktur.


TÜRKİYE, 1974 yılında KARAKAS ’ta çalışmalarına başlayan 3.ncü Deniz Hukuku Toplantılarının hepsine katılmış ve 12 mil kuralının ortaya atılması ile birlikte bu kuralın tün denizlere uygulanamayacağını, EGE gibi coğrafi yönden özellik arz eden yarı kapalı denizlere uygulanması halinde Devletlerarası Hukukun temel prensibi olan hak ve nisfete aykırı olacağını savunmuş, bu hususu haklı delilleriyle gösteren Haritaları bastıracak tüm, temsilcilere dağıtmıştır.


ree

EGE DENİZİNDE 12 MİL KARASULARI UYGULANMASI HALİNDE DURUM


Milletlerarası Hukukun bir temel prensibine göre; yeni bir kuralın oluşumu esnasında bu kurala karşı başından beri tutarlı ve kararlı bir biçimde karşı çıkan ülkeler olursa, yeni oluşan bu kural, ne kadar büyük, bir çoğunlukla kabul edilse de, sonradan bir örf adet niteliği kazansa da bu ülkeler için bağlayıcı olmaz ve bu ülkelere karşı ileri sürülemez.


12 mil, milletlerarası hukukta yeni bir kuraldır. Bugün söz konusu olan da yeni kavramlar ve kuralların kabulü olduğuna göre, hukukta yapılacak her değişikliğin veya mevcut ve geçerli olan hukukun öngördüğü hakların değiştirilmesi sonucunu doğuracak her yeniliğin, çıkarları etkilenen devletlerin rızasıyla gerçekleşmesi, hukuki zorunluk olarak ortaya çıkmaktadır.


Bu iki kural, yani EGE Denizinde 12 milin hak ve nisfete aykırılığı ile, Türkiye’nin, sonuç belgesinde dahi imzası bulunmayan bu sözleşmeyi Yunanistan’ın tek yanlı olarak ortaya koyması, her türlü hukuki dayanaktan noksandır. Kaldı ki zaten bu sözleşme, herhangi bir yaptırım unsuru da taşımamaktadır.


Bunlar konunun hukuki yönleridir. Bunlardan daha çok dikkate değer bir husus da bu sözleşmeye aleyhte oy veren ülkeler ile çekimser kalan ülkelerin, dünya siyasetine olan etkileridir.


Bugün dünyayı yöneten iki süper güçten A.B.D. sözleşme aleyhinde, S.S.C.B. ise çekimser oy kullanmışlar ve yalnızca sonuç belgesini imzalamışlardır. Yine; İNGİLTERE, BATI ALMANYA, JAPONYA, İTALYA, İSPANYA, BELÇİKA, LÜKSEMBURG, İSVİÇRE ve diğer 10 ülke çekimser kalmışlardır.


A.B.D, S.S.C.B ve AET ortaklarının (İNGİLTERE, BATI ALMANYA, İTALYA, BELÇİKA, LÜKSBMBURG) fikren dahi paralelliğini sağlayamayan Yunanistan’ın, TÜRKİYE ye karşı karasularını 12 mil olarak ilanı, yalnızca kendine duyabileceği güvenle doğru orantılı olacaktır.

Bütün bunların yanı sıra; kısa bir süre öncesine kadar, egemenlik haklarını ilgilendiren konularda uluslararası divanların karar vermesini kabul etmeyen ve bu yöndeki kararlara "çekince”ler koyan Yunanistan’ın (örneğin, 1958 CENEVRE Konferansındaki çekincesi) bugün bunu unutmuş görünerek B.M. Deniz Hukuku Konferanslarında alınan ve özellik arz etmeyen bölgelerle ilgili kuralları Ege’de uygulamak istemesi, kendi hukuk anlayışı ile ne kadar büyük bir çelişki içinde olduğunu açıklamak yönünden dikkate değer bir husustur.


Devletler Hukukuna göre, 'herhangi bir sözleşme maddesine muhalefet göstererek çekince koyan ülke ile diğer bir ülke arasında aynı konuda sorun çıkarsa, çekince her İki ülke tarafından konulmuş gibi değerlendirilir” esasından hareketle, bu sözleşme ile kabul edilen esaslara uymamızı istemeye de Yunanistan’ın hakkı yoktur.


SOVYETLER BİRLİĞİ deniz ulaştırmasının yaklaşık %47’si EGE Denizinden istifade etmekte ve bu denizdeki tarafsız suları kullanmaktadır. Ege’de kara suları 12 mile çıkarıldığı takdirde bu gemiler YUNAN karasularından geçmek zorunda kalacak ve bu durumda devletler hukukunun sahildar devlete tanıdığı, yabancı gemiler üzerinde” kazai yetki hakkı”, YUNANİSTAN istismarına açık bir konu olarak SOVYETLER Birliği’ni dahi rahatsız edebilecektir. Menfaatleri icabı, ne kadar Yunanistan’ı destekliyor görünürse görünsün, açık denizden istifade etmek hakkı varken SOVYETLER BİRLİĞİ, başka bir devletin egemenlik haklarının geçerli olduğu karasularından geçmeyi istemeyecektir.


Görülmektedir ki, Deniz Hukuku sözleşmesinin kabulü ve 1983 sonbaharında yürürlüğe girecek olması, son günlerde basınımızda yer aldığının aksine, TÜRKİYE yönünden çekinmeye sebep olacak bir özellik arz etmemektedir.


YUNANİSTAN; ilk bakışta lehine gibi görünen bu sözleşmeden, sindirme yolunda faydalanmayı amaçlamaktadır. Son olarak, bu sözleşmeyi, Ege’de 10 mil olarak iddia ettiği hava sahasının TÜRKİYE tarafından kabulü için bir tehdit vasıtası olarak kullanmaya kalkışmış eğer hava sahası sınırı Türkiye’nin iddia ettiği gibi karasuyu sınırı ile aynı oluyorsa, biz de karasularımızı 12 mile çıkarırız diyecek kadar ileri gitmiştir.


YUNANİSTAN ne derse desin, deniz hukuku sözleşmeleri ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın, EGE Denizindeki karasuları sorunu her şeyden önce iki ülkeyi ilgilendiren ve halihazır durumuyla diğer ülkelerin de menfaatleri ile bağdaşan bir durum arz etmektedir. Mevcut sorun, Yunanistan’ın tek yanlı sonu gelmez isteklerinin bir ürünüdür ve ancak karşılıklı müzakere ve anlayış ile çözümlenebilir. Bunun dışında, tek taraflı alınacak bir kararla girişilecek uygulama, bir savaşı göze almayı gerektirir ki Yunanistan’ın halihazır durumu buna müsait değildir.


Nitekim TÜRK Hükümetleri, resmi ve gayri resmi olarak müteaddit kereler, 6 milin üzerinde bir genişliğin savaş nedeni olacağını Yunanistan’a bildirmiştir. Buna rağmen Yunanistan’ın karasularım 12 mildir veya 6 milin üzerindeki herhangi bir mil, mesela 10 mil, diye bir karar alıp bunu dünyaya duyurması, kaçınılmaz bir harbin açılma inisiyatifinin Türkiye’ye verilmesi demek olacaktır ki, halihazır durumuyla Ege’de TÜRKİYE’ye karşı zaten büyük çıkarlar elde etmiş YUNANİSTAN, eğer biraz akıllı ise şimdilik böyle bir girişimde bulunmaktan kaçınacaktır.


Bu durumu iyi değerlendirmekte, her vesile ile TÜRKİYE üzerinde caydırma stratejisi uygulamaya çalışırken diğer yandan da artan bir hızla silahlanmaya devam etmektedir.

Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki; son deniz hukuku konferansında alman kararların Yunanistan’a sağladığı somut bir fayda mevcut değildir.


Buna rağmen, şayet bir gün YJNANİSTAN karasularını 6 Milin üzerinde ilan edebilirse, bu tamamen, TÜRKİYEYE ile bir savaşı ve bunun sonuçlarını göze alabilecek kadar kuvvetli veya cüretkar bir duruma, geldiğinin en belirgin işareti olacaktır.

Yorumlar


© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

© 2023 by TheHours. Proudly created with Wix.com

bottom of page